29 Ekim 2013
Birkaç gün önce otobüsle geçerken Avcılar bölgesinde bir üst geçide asılan Pankart sinirlerimi bozdu.Pankartta "20 milyonluk dev spor tesisini Avcılara kavuşturan Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın K.Topbaş'a teşekkür ederiz" diye yazılıydı...Altında da AKP Avcılar İlçe Başkanının adı vardı.
Bunda ne var? diyebilirsiniz.Hep böyle olmuyor mu? diyebilirsiniz.
Evet bu ilk değil hep böyle oluyor.Ancak Bu ne biçim iştir ki Avcılar halkı o ilçe başkanına gidip,"bu ne biçim iştir.Kadir Topbaş kendi cebinden mi verdi bu paraları" diye sormuyor.Niye teşekkür ediyoruz diye merak etmiyor.
Bu na benzer birçok pankart gözünüze ilşmiştir.Belediye başkanlarına teşekkür eden "nahalle halkı"nı mı sorsrsınız,bölge esnafını mı?
Halkın gözünün içine baka baka halkın parasıyla yaptıkları işleri propagandaya dönüştürmekle kalmıyorlar bir de paranın gerçek sahiplerine teşekkür ettiriyorlar.
Zaten senin görevin değilmi be adam!cepten harcama yapıyormuş gibi halkı neden bu kadar aşağılıyor ve aptal yerine koyuyorsunuz?
Ancak nazım ustanın dizeleri ni hatırlamadan edemiyorum.
"Demeğe de dilim varmıyor ama,
kabahatin çoğu senin canım kardeşim!
18 Ekim 2013
AKP'NİN SEÇİM MALZEMESİ OLARAK ;" KAMUDA KIYAFET SERBESTLİĞİ"
AKP iktidarının kamuda "kıyafet özgürlüğü getirdik" diyerek başlattığı yeni uygulamalar,toplumun çeşitli kesimleri tarafından tartışılan mesele haline geldi.
"Demokratikleşme paketi" diye ortaya atılan paketten çıkan "kamuda kıyafet serbestliği" her ne kadar "bireysel özgürlükler" ya da "inanç özgürlüğü" gibi sunulsa da esas olarak toplumu yukarıdan aşağıya yeniden dizayn eden AKP'nin kendi tek tipini yaratmayı amaçlıyor.
Ben bu yazıda kamu da, özellikle de eğitim alanında dinsel simgelerin kullanılmasının yolunu açan bu uygulamaların ne kadar büyük ve yıkıcı sonuç doğuracağını tekrarlamak niyetinde değilim .O başka bir yazının konusu olabilir.
Benin dikkat çekmek istediğim mesele AKP'nin ve yandaşlarının ne kadar iki yüzlü olduğu ve gerçekten de inanç ve kıyafet özgürlüğü alanında özgürlüğü alanında ne kadar baskıcı,yasaklayıcı ve kutuplaştırıcı olduğudur.
AKP paketinden çıkan kıyafet ya da inanç özgürlüğü sosuna bulanmış (hangisi kendi tezlerine uygunsa onu alabilirler)uygulamaları savunan AKP'li yöneticilerin daha şimdiden etek boyları ile,kot pantolon vb kıyafetlerle işe gidip gelenler hakkında soruşturma açmaya başladıkları biliniyor.Bu meseleyi geçelim.
Benim yanıt aradığım esas sorular bunlar değil.Zira AKP'nin neoliberal-gerici programından ne gerçek inanç özgürlüğü ne de kıyafet özgürlüğü çıkmayacağını hem biliyorum hem de görüyorum.AKP'den özgürlük ve demokrasi bekleyenlerin, ya aklını kaçırmış yada yandaşlık ve yaklakalık batağına batmış olmaları gerektiği düşüncesindeyim.
Şimdi AKP'nin oynadığı oyuna dönelim.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın Eskişehir Öğretmen evinde bayramlaşırken söylediği sözler dikkat çekici.
Bakan diyorki; "Bu yönetmelik düzenlemesinden sonra sabote etmek için bir takım mizansenler yapılacağı endişesini taşıyordum. Çarşaflı öğretmen gibi mizansen olur diye düşünüyordum. Ama öğretmenlerin sağduyusu bu tür provokasyonları da boşa çıkartır"
Şimdi bu sözlerden çıkan sonuç; Bir; Akp kaosan ve kitlelerin kendi yarattığı provokasyona geleceğinden korkuyor.İki; AKP diyor ki;Türban takabilirsin ama çarşaf takmak provatörlüktür dolayısıyla kabul edilemez.Dolayısıyla senin ne giyeceğini yine ben belirlerim çünküğ ben de artık devletim!
Türban ile göreve gelen bir kamu görevlisinin bu kıyafeti tercih etmesini varsayalım ki, inanç ya da kıyafet özgürlüğü meselesi olarak düşünüyor ve bu özgürlükleri kullanmak istiyor. Ve yine varsayalım ki, AKP iktidarı kamu da çalışanların kılık kıyafetini seçmelarine müdahale etmiyor ,hatta bir mağduriyeti gidererek özgürlükçü tutum takınıyor.
Şimdi gelelim meselenin özüne.AKP ve yandaşları, daha önceki uygulamayı eleştirirken devletin, vatandaşın nasıl giyeceğine bile karıştığını,onların özgürlüğünü ihlal ettiğini söyleyerek, bu uygulamaları vesayet,statüko vb zırvalıklarla açıklıyorlardı.
Bugün türbanla kamudaki görevine giden vatandaşın bu tavrını özgürlük olarak değerlendirenler neden çarşafla gitmek isteyenlere karşı çıkıyorlar? Türban bir kıyafet ise çarşaf da kıyafet değilmidir? Buna kim karar veriyor? Elbette AKP devleti!
Bir kadın vatandaş "ben inancım gereği türban takmak istiyorum" dediğinde buna saygı gösterenler,bir başkasının çarşaf giymesini neden inanç özgürlüğü açısından değerlendirmezler? Yoksa henüz o noktaya gelmedik mi? Kemalistlerin kriteri belli de sizin kriteriniz nedir?
Milyonlarca Aleviye ya da zorunlu din dersinin kaldırılmasını isteyen vatandaşlara bir dini inancı dayatacaksın, diğer taraftan kamu da türban takmayı inanç özgürlüğü olarak sunacaksınız! Geçiniz bunları! Daha açık ve inandırıcı gerekçeler bulunuz beyler. AKP aslında kadınları ve başörtüsünü bir seçim malzemesi olarak kullanıyor.Hem de ortaya çıkacak sorunları ve kaosu bile bile.
Onun bunun etek boyu ile uğraşan,tırnak boyası ile uğraşan,pantolonu ile uğraşan AKP' nin derdi özgürlük değil biat etmiş büyük bir toplum yaratmak! Bu adımları da parça parça ve konjoktöre göre atıyor.
Şimdi kışkırtıcı bir kaç soru ile olayı ben de provoke edeyim.
Neden askerlere,yargı mensuplarına,polislere bu "kutsal" inanç özgürlüğünü kullandırmıyorsunuz? Bu alanlarda türban yasağının sürmesinin nedeni nedir?
Bu alanların farkı yada ayrıcalığı nedir.Hepsi kamusal alan değil mi?
Yoksa başı bağlı bir asker iyi savaşamaz mı?
Başı bağlı bir yargıç adaleti gerçekleştiremez mi?
Belki de buralarda hizmet üretenlerin beyinleri örtülmüştür de o nedenle mi başörtüsüne gerek yok diyorsunuz?
17 Ekim 2013
Merhaba
Tüm okuyucularım için yeni blog sayfamı oluşturdum. Yakında yeni yazılarımla karşınızda olacağım.
Saygılarımla,
Ismet Aktaş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)