15 Nisan 2014
YEREL SEÇİMLER VESİLESİYLE ORTAYA ÇIKAN SANDIK-SOKAK TARTIŞMALARI NETLİĞE KAVUŞTURULMALIDIR.
Yerel seçimler Türkiye de yapılan en tartışmalı ve hileli seçimler olarak geldi ve geçti. Ancak hala seçimlerle ilgili değerlendirmeler yapılıyor,yazılar yazılıyor. Kuşkusuz yaşanan seçim süreci ve sonuçları sosyalistler açısından, daha kapsamlı ve objektif değerlendirmelere muhtaç bir konu olarak önümüzde durmaktadır. Özellikle sokak-sandık tartışmalarının önemli olduğunu,kısa ve orta vadede solun, sosyalistlerin gündeminde bu meselenin önemli bir yer tutacağını düşünüyorum. Zira birkaç ay sonra Cumhurbaşkanlığı ve 2015’de (belki daha önce) milletvekili seçimlerinin kaçınılmaz olarak sosyalistleri bu eksende ciddi tartışmalara çekecektir.Bu nedenle bugünden şu sokak ve sandık meselesinin diyalektiğinin nasıl kurulacağı,sokak derken ne demek istediğimizi,sandık meselesi ile ne kadar ilgili olduğumuzu ya da olmadığımızı,sandığın siyasal stratejimizin neresinde ve ne kadar yer kapladığı/ya da kaplamadığıvb.tartışmaları netleştirmek gerekecektir.Sözü hiç de dolandırmadan söyleyeyim;Elbette emek,özgürlük ve adalet düşmanı AKP iktidarı,esas olarak sokakta büyütülecek hak mücadeleleriyle yıkılacaktır. Tüm baskı,şiddet ve yasaklara rağmen Sosyalistlerin 1 Mayıs‘larda Taksim hedefiyle ortaya koyduğu kararlı mücadelelerin ardından, geçen yıl açığa çıkan ve AKP iktidarı ile birlikte Tayyip Erdoğan’ı da sarsan Haziran isyanı sokağın gücünü dost düşman herkese göstermiştir.
Haziran isyanıyla birlikte tüm ülkede emekçi halklar, gençler ve kadınlar AKP’ nin tüm bakı ve gözdağına karşı büyük bir öz güvenle ayağa kalkmışlardır. Bu sokağın dönüştürücü ve devrimci gücüdür.Ancak tüm bu yaygın direnişlere rağmen kabul etmek gerekir ki; Haziran isyanı ile ayağa kalkmış kitlelerin ve bugün çeşitli fabrikalarda direnen işçilerin,kırlarda yaşamına ve doğasına sahip çıkan yoksul köylülerin, öğrencilerin,kadınların örgütlü ve birleşik bir devrimci hareketinin henüz yaratılamadığı günlerden geçiyoruz.Bu nedenledir "sokak" programının tez elden açıkça ortaya konması,mümkün olan en geniş çevrelerle ortaklaştırılmasıçabalarına hız verilmesi gerekmektedir.Sokağı iyi örgütleyemediğimizde sandık "esas seçenekmiş" gibi bir algı yaygınlık kazanmaktadır. Bu koşullarda sandık halkın önüne konduğunda , bir burjuva partisine karşı diğerinin alternatif olarak sunulduğu oyunu bozmak için daha güçlü bir sözümüzün yanında ,daha etkili eylemimiz ve araçlarımızın olması gerekmez mi?
Hemen tüm çevrelerin kabul ettiği gibi 2014 yerel seçimlerinin sosyalistler açısından başarılı geçtiğini söylemek olanaksızdır. Bu durumu sadece sandıktan çıkan oy sayısına bakarak değil aynı zamanda birleşik bir sol siyasal çalışmanın yaratılamamış olmasına da bakarak söylemeliyim.Kuşkusuz kimi yerlerde ortaya çıkan solun ortak çalışmaları sembolik bir anlam taşımakla birlikte önemsenmeli, değer verilemeli ve geliştirilmelidir. Gezi de, işyerlerinde, okullarda ve sokaklarda mücadele eden emekçilerin önlerine sandık konduğunda düzen içi seçeneklere yönelmeleri, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir noktadır. Tamam .”Gezi sandığa sığmaz” amma geziciler sandığa gitmiş ve haziran isyanının ruhuna aykırı denecek bir tutum içine girmişlerdir.Bu solun ve sosyalistlerin mutlaka halletmesi gereken bir sorundur. Eğer hiçbir şey Gezi’den önceki gibi olmayacaksa; Haziran isyanının ortaya çıkardığı yeni ve yaygın örgütlenmeleri geliştirmek ve hazirandan önceki ”geleneksel” araçlar ile programları yenilemek gerekmez mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)